Cumartesi, 25 Şevval 1445 | 2024/05/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kırgızistan
Medya Bürosu

No: KI-BA-2024-MB-TR-02 H. 15 Ramazan 1445
M. Pazartesi, 25 Mart 2024

Kırgız Yetkililer İslami Değerlerle Mücadele Ediyorlar

Kırgız yetkililer İslami değerlere, özellikle de İslami kıyafetlere karşı kampanya yürütüyorlar. Buna işaret eden bir dizi önlem var. Örneğin Cuma hutbelerinde “Müslüman kadınların peçe ve siyah kıyafetlerinin insanları dinden uzaklaştırdığı” söylendi. 21 Mart’ta Os bölgesinin Karasov kentinde kadınlar, “Kadınların şeri giyim kuralları” başlıklı bir toplantı düzenlediler. Toplantıda konuşmacılar, kadının yüzünün avret olmadığı, yüzünü örtmeyen kadının günahkâr sayılmayacağı, siyah kıyafet giyen ve tüm vücudunu örten bir kadının insanlar arasında kafa karışıklığına neden olduğunu vurguladılar. Ayrıca, resmi dini kurumlardan bilgi edinilmesi gerektiğini ve yanlış eğitimin aşırılık yanlısı örgütlere katılmaya yol açacağını belirttiler.

Oş bölgesindeki diğer dini kurum ve okullarda da benzer toplantılar düzenlendi. Bu toplantılarda Kırgızistan Müslüman Alimler Konseyi, kadınların kıyafet giyerken örf ve adetlere uymaları gerektiğine ilişkin bir bildiri yayınladı. Bu toplantılarda genel olarak israfın, aşırılık ve terörizmin önlenmesi, aşı bilinci ve kadınların şeri kıyafet kuralları ile ilgili şeri hükümler ele alındı.

Daha önce Cumhurbaşkanı Sadr Cabarov, yeni seçilen Müftü Abdülaziz Zakarov’u kabul etmiş ve İslam’ın geleneksel değerlerine uymayan bazı olgulardan duyduğu endişeyi dile getirmişti. Görüşmede ağırlıklı olarak yukarıda bahsi geçen toplantılarda dile getirilen konuların ele alındığı aşikâr. Bundan önce, Zhogorku Kenesh (Kırgız Parlamentosu) Milletvekili Sharapatkan Majitova, Kırgızistan’da peçe ve uzun sakalların yasaklanması konusunda meclise bir yasa tasarısı önerisi vermişti. Özbekistan parlamentosunun aldığı peçe yasağını örnek göstererek, Kırgızistan’da da benzer adımların atılması gerektiğini önerdi. Ardından Devlet Milli Güvenlik Komitesi Başkanı Kamtchebek Tashaev, Kırgızistan’da peçe ve uzun sakalın yasaklanması gerektiğini söyledi.

Ülkemizin güneyinde uygulanmakta olan kampanyanın tüm bölgelerde devam etmesinin beklendiği anlaşılıyor. Sonuçta, aşırıcılık ve terörizm bahanesiyle İslami değerlerle mücadele süreci, mevcut hükümetin ülkede diktatörlük kurma çıkarlarıyla örtüşüyor. Dahası, İslam’la mücadele uluslararası siyasetin bir gereğidir. Bu nedenle İslam’la mücadele, bölgedeki komşu ülkelerinde de yaygın ve bu hükümetler bu konuda birbirleriyle yarışıyor. Örneğin, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan ve Kazakistan yetkilileri sakal ve peçe bahanesiyle İslam’la mücadeleyi sürdürüyorlar.

Tabii ki, Orta Asyalı yetkililerin İslam’la mücadelesi birdenbire başlamadı. Bu mücadele her zaman muhaliflerin tasfiyesi ve diktatörlük rejiminin kurulmasından sonra başlamıştır. Geçen yıl 5 Eylül’de Özbekistan parlamentosunun alt kanadına peçe takanlara idari yaptırım uygulanmasına ilişkin bir yasa tasarısı sunuldu. Tacikistan zorbası Emomali Rahmon ve Türkmenistan zorbası (baba-oğul) Berdimuhamedov’un Müslümanlara karşı uyguladığı vahşet her geçen gün artıyor.

Kazakistan’da İslam’a karşı yürütülen savaş, Kırgızistan’la paralel olarak ilerliyor. Örneğin, 15 Mart’ta Atyrau’da düzenlenen ulusal konferansta Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım - Jomart Tokayev, siyah kıyafet giyen kadınları eleştirerek, böyle bir görünümün Kazak geleneğinin bir parçası olmadığını belirtti. Ayrıca Kazakistan’da okullarda sakalı yasaklayan ve kız öğrencilerin başörtüsü ve peçe takmasını engelleyen yasa tasarısı da şu ana kadar teklif aşamasında.

Aslında peçe ve sakalın yasaklanması, bugün yetkililerin övdüğü demokratik değerlerle çelişiyor. Daha doğrusu demokrasilerde din özgürlüğü ve kişisel özgürlük, bir kişinin herhangi bir dine inanabileceğini ve her herhangi bir sıfatı kullanabileceğini güvence altına alır. Bu “değerler” laik devletin anayasal hukukudur. Ancak ne var ki demokrasinin beşiği sayılan Batı bile uluslararası alanda artık ilke ve değerlerinden vazgeçmeye başlamıştır. Kısacası bu özgürlükler, sadece gayrimüslimler ve İslam’dan başka dinler için geçerlidir. Örneğin, şeytana tapmak veya diğer kötü alışkanlıkları uygulamak için kişilere din özgürlüğü verilir. Gayrimüslimlerin istedikleri gibi giyinmelerine ve hatta sokaklarda çıplak dolaşmalarına izin verilir. Ancak İslami değerler söz konusu olunca, meseleye farklı bakılıyor. Fransa’da 2004 yılında okullarda başörtüsünün yasaklanması, Müslüman kadın çalışanların kamu kurumlarından atılması ve 2010 yılında kamusal alanda peçenin yasaklanması bunun en açık kanıtıdır.

2021’de İsviçre, referandum yoluyla peçe karşıtı bir yasa çıkardı. Bu yasaya göre Müslüman kadınların halka açık yerlerde peçe takması yasak. Aynı şekilde erkekler de kadınları başörtüsü takmaya zorlayamaz. Böylece kapitalist ülkeler, kutsallaştırdıkları özgürlükleri birer birer ayaklar altına alıyorlar. Fikir ve değerlerinden bu şekilde vazgeçmeleri, ilkelerinin uçurumun eşiğine geldiği anlamına geliyor. Başka bir deyişle, İslami değerlere yönelik saldırı, kapitalizmin entelektüel bir kriz içinde olduğunu gösteriyor.

Orta Asya ülkeleri, özellikle İslami değerlere karşı mücadelelerinde Çin’deki diktatörlük yasalarını örnek alıyorlar. Sonuçta Çin, geleceğe yönelik büyük projeleri hayata geçirirken yerel Müslüman halkın protestolarıyla karşılaşmamalıdır.

Örneğin, Çin hükümeti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki erkeklerin “doğal olmayan” şekilde uzun sakal bırakmalarını ve kadınların kamusal alanda başörtüsü takmalarını yasaklamıştır. Bu yasanın kabul edilmesinden önce Çin hükümeti, ilk olarak Müslüman toplulukları zorla bastırmıştır. Daha sonra da teröristlerle mücadele bahanesiyle Müslümanlarla savaşmaya başladı. Müslümanlar ilk başlarda Çinli müşriklerin projelerine kayıtsız kaldılar. Çin medyasının yayınladığı bilgilere inandılar. “Teröristleri ortadan kaldırdıktan sonra Çinli ateistler onları rahat bırakacağını” düşünerek Müslümanlarla mücadelesine sessiz kaldılar! Ancak durum sanıldığı gibi olmamıştır. Bugün ateist Çin hükümeti terörizm, radikalleşme ve bölücülük bahanesiyle Sincan’ı Müslümanlar için bir açık hava hapishanesine dönüştürmüştür.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, mevcut durumumuzu şöyle tanımlamıştır:

يُوْشِكُ أَنْ تَدَّاعَى عَلَيْكُمُ الْأُمَمُ مِنْ كُلِّ أُفُقٍ كَمَا تَدَّاعَى الْأَكَلَةُ عَلَى قَصْعَتِهَا قَالَ: قُلْنَا يَا رَسُوْلَ اللهِ أَمِنْ قِلَّةٍ بِنَا يَوْمَئِذٍ؟ قالَ: أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيْرٌ، وَلَكِنْ تَكُوْنُوْنَ كَغُثَاءِ السَّيْلِ، يُنْتَزَعُ الْمَهَابَةُ مِنْ قُلُوْبِ عَدُوِّكُمْ وَيُجْعَلُ فِيْ قُلُوْبِكُمُ الْوَهْنُ» قُلْنَا وَمَا الْوَهْنُ؟ قَالَ: حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيَّةُ الْمَوْتِ“Öyle bir zaman gelecek ki, aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi, kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler.” Sahabe: Ya Rasûlullah, o zaman sayımız az mı olacak? derler.” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem “Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehm hastalığına yakalanacaksınız.” Sahabeler, vehm hastalığı nedir? diye sorar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: “Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız.” buyurur.” [Ebu Davud]

Sonuç olarak, kafirler sadece bazı İslami gruplara veya herhangi bir İslami görüşe karşı savaşmıyor, İslam’a ve Müslümanlara karşı savaşıyorlar. Elbette ümmet bu durumdan ancak İslam’a dönerek ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurarak kurtulabilir. İslam karşıtı tezahürleri olan güncel olaylara gelince, Müslümanların her saldırıya karşılık vermeleri ve bu yolda fedakârlık yapmaları gerekmektedir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kırgızistan
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://hizb-turkiston.net
E-Mail: webmaster@hizb-turkiston.net

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER